Cehennem Ebedi midir? (Tolga Yıldıran)
Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki; bir defa daha Allah’ın bir sohbetinde birlikteyiz. Konumuz: “Cehennemde günahları kadar cezayı çektikten sonra cennete gider.” İki türlü insan vardır. Cennete gidecek ve cehenneme gidecekler. şimdi bakıyoruz duruma. Kıyâmet günü ne olur? Kıyâmet günü zaman durur. Zaman geriye, saymaya başlar ve herkes hayata döner. Mahşer meydanına ulaşırlar. Mahşer meydanı İndi İlâhi değildir. Mahşer meydanı, İndi İlâhi’den evvel birinci uğranılan yerdir. Orada toplanılır. Orada nefsler, fizik vücutlara girecektir. Ne zaman? Sur’a birinci üfürüldüğünde, orada toplanan herkes ölür. Sonra, sur’a ikinci defa üfürüldüğünde tekrar dirilirler ve nefsler orada, mahşer meydanında fizik vücutların içine girer. Daha sonra herkes İndi İlâhi’ye ulaşır. Orada herkesin rakamlı kitabı vardır. Yani herkesin hayat filmi, kendilerine üç boyutlu olarak gösterilir. Ama her saniye, ya derecat kazandıkları veya derecat kaybettikleri bir olay ve iki görüntü görürler. Üç boyutlu iki görüntü… Birisi düşüncelerinin gösterimidir. İkincisi de fiiliyatlarının, ef’allerinin, gösterimidir. Her saniye derecat kazanırlar veya kaybederler. Işte kulaktan kulağa dolaşan anlatımlar “elimiz ayağımız şahitlik edecek uzuvlarımız konuşacak” derken aslında izlemekten ibarettir.
99/ZİLZÂL-7: Fe men ya'mel miskâle zerretin hayren yerahu.
Artık kim zerre kadar hayır işlerse onu görür.
99/ZİLZÂL-8: Ve men ya'mel miskâle zerretin şerren yerahu.
Ve kim zerre kadar şerr işlerse onu görür.
Allahû Tealâ: “Kim zerre kadar sevap işlediyse onu görür, zerre kadar günah işlediyse onu da görür.” diyor. Dikkat edin! Allahû Tealâ “Onun cezasını çeker, mükâfatını alır.” demiyor; “görür” diyor. İşte o “görmek”, söylediğimiz mizanı görmektir, kişinin hayat filminin görülmesidir. Ve o hayat filminin görülmesinde, bütün sevaplar ve günahlar oradadır. Üstelik de insanın uzuvları şahitlik etmiş olurlar. Çünkü neler yaptıklarını açık bir şekilde göstermiş olurlar. Konuşmaları gerekmiyor. Yaptıklarıyla şahit olurlar.
11/HÛD-105: Yevme ye’ti lâ tekellemu nefsun illâ bi iznih(iznihî), fe minhum şakıyyun ve saîd(saîdun).
O gün gelince, O'nun izni olmaksızın kimse konuşamaz. O zaman onlardan bir kısmı şâkîdir (bedbaht), bir kısmı saiddir (mutlu).
Ve bu, tabiî bir sonucu oluşturuyor. Bu noktada, insan neticeyi mutlaka görecektir. Ya kitabı soldan verilecektir. Ya da sağdan verilecektir. rakamlı kitab yani hayat filmi (Kur’ân-ı Kerim “onun kuşu” da diyor.) verilir. Ve ister sağdan verilsin, ister soldan verilsin, hepsinin boynuna asılır. İnsanlar cehenneme onunla giderler. artık herkese hayat filmleri teslim edilmiştir. Ve herkes bütün peygamberlerde dâhil cehenneme sevk edilirler. orada iki tür insan vardır. Cehenneme girip ceza çekecek olanlar birde cennetlik olup çok şükretmek için cehennemi hemen görüp çıkacak olanlardır. bu allahu tealanın emridir.
Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
19/MERYEM-71: Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ(makdıyyen).
Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksınız. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür.
“Aranızda kıyâmet günü cehenneme uğramayacak olan hiç kimse yoktur. Hepiniz mutlaka cehenneme uğrayacaksınız.” Aynı Surenin 72. âyet-i kerimesinde ise Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
19/MERYEM-72: Summe nuneccîllezînettekav ve nezeruz zâlimîne fîhâ cisiyyâ(cisiyyen).
Sonra takva sahiplerini kurtaracağız. Ve zalimleri, diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.
"Sonra Biz takva sahibi olanları kurtarırız. Cehennemde kalacak olanlar, diz üstü çökmüş vaziyette cehennemi kaplarlar.”
Öyleyse Allahû Tealâ ne demek istiyor? “Sonra” kelimesi neyi ifade ediyor? Cehennemde bir süre kaldıktan sonra çıkışı mı ifade ediyor, yoksa kıyâmet günü, aynı gün, cehenneme girip de cehennemdeki o olayları gören, cehennemin yapısını gören, nasıl korkunç bir işkence dünyası oluşturduğunu gören insanların, Allah’a sonsuz hamd ve şükürler ederek cehennemden ayrılması mı söz konusu?
Cennetlik olan takva sahipleri Kıyâmet günü cehenneme girip de orada diz üstü çökmüş vaziyette bekleyenleri ve o azabı gördükten sonra Allah’a sonsuz hamd ve şükürlerle cehennemden ayrılırlar. cehennemi tamamen terk ettikten sonra cennete uçarak giderler. Cennete girecek olanlar, cehennemden ayrılmışlar ve cennetlere ulaşmışlardır. Sonsuz hızla hareket ettikleri için...
Ama cehennemde kalacak olanlar, Kapılardan girmek mecburiyetinde olanlardır onlar için kapı açılmaz. Kapı sadece yerden kaldırılır, yükseltilir. Ancak o kişinin başı sığabilecek kadar bir yükselti ile yükseltilir. O kişi mutlaka burnu yere sürtünmek suretiyle oraya girer. Bunu zebaniler gerçekleştirirler. Onları, burunlarını yere sürttürerek cehenneme alırlar. Ve cehenneme, cehennemde yanmak üzere, cezalanmak üzere girenler, cehennemin kapısından başlayarak, bütün cehennemin etrafını kaplayacak şekilde orada diz çökmüş vaziyette beklerler.
Cennete girecek olanlar, cehennemin yüksek kapılarından uçarak içeri girerler ve hiç oyalanmazlar. Hemen cehennemin içine girerler. Oradaki durumu görürler. İnsanları ne kadar korkunç şeylerin beklediğini, nasıl işkence edileceğini net bir şekilde görürler. Allah’a sonsuz hamdederek şükrederek cehennemden ayrılırlar ve cennete girerler. İşte cehennemde bir süre kaldıktan ve günahlarının karşılığını ödedikten sonra oradan ayrılıp da, sevapları için cennete gitmek diye bir olay, hiç kimse için mevcut değildir.
Öyleyse Allahû Tealâ’nın cennete ulaştıracak oldukları, cehennemden çıkartarak cennete ulaştıracak olduğu kişiler, onlar cennetlik olanlardır. Ama Allahû Tealâ, cennetlik olanların aradaki farkı görebilmeleri için, Allah’a sonsuz hamd ve şükredebilmeleri için onları kıyâmet günü önce mutlaka cehenneme gönderir. Onun için “Aranızdan kıyâmet günü cehenneme uğramayacak olan kimse yoktur.” diyor. Dikkat edin! Allahû Tealâ: “Uğramayacak olan” diyor. Uğramak; bir yere uğrayıp oradan ayrılmak mânâsına geliyor. Allahû Tealâ’nın dizaynı çok açık bir şekilde bunu ifade ediyor. Allah için olmak, mutlaka kişinin cehenneme ulaşıp, cehennemdeki o korkunç durumu gördükten sonra oradan ayrılarak Allah’ın cennetine girmesini ifade eder.
Cehenneme giren kişi, cehennemden bir daha çıkar mı? Çıkmaz. Bunun ispatı sadedinde, size birçok âyet-i kerime ile açıklayacağız. Cehenneme cezalanmak üzere giren, günahları olup da cehennemde cezalanacak olanların, cehennemden bir daha çıkmaları mümkün değildir.
Günümüz din inancında şu bilinirki “mizandan sonra cehennemde günahımız kadar bir süre yanacağız sonra cennette ebdei kalacağız” derler: işte söyledikleri bu inancı savunup bununla ilgili kitap yapıp “bu Allah’ın dinidir.” Derler. bakınız Allahû Tealâ diyor ki:
2/BAKARA-79: Fe veylun lillezîne yektubûnel kitâbe bi eydîhim summe yekûlûne hâzâ min indillâhi li yeşterû bihî semenen kalîlâ(kalîlen), fe veylun lehum mimmâ ketebet eydîhim ve veylun lehum mimmâ yeksibûn(yeksibûne).
Artık elleriyle (emaniye bilgiler içeren) kitabı yazanların vay haline! Sonra da onu (bu yazdıklarını) az bir bedel karşılığında satmak için: “Bu Allah'ın indindendir.” derler. İşte onlara yazıklar olsun , elleriyle yazdıkları şeylerden dolayı ve yazıklar olsun onlara, kazandıkları şeyler sebebiyle.
2/BAKARA-80: Ve kâlû len temessenen nâru illâ eyyâmen ma’dûdeh(ma’dûdete), kul ettehaztum indallâhi ahden fe len yuhlifallâhu ahdehu(ahdehû) em tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve (emaniyeye tâbî olanlar): “Ateş bize, sayılı günlerden başka asla dokunmayacak (günahlarımız kadar yanıp cennete gireceğiz).” dediler. De ki: “Allah'ın katından bir ahd mi edindiniz?” O taktirde (Eğer böyle bir ahd almışsanız) Allah, ahdinden asla dönmez. Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?
2/BAKARA-81: Belâ men kesebe seyyieten ve ehâtat bihî hatîetuhu fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Hayır (sandığınız gibi değil), kim, günah kazanmış da hataları kendisini kuşatmışsa, işte onlar artık ateş ehlidir ve orada devamlı kalacak olanlardır.
Bu ayetten anlaşıldığı gibi insanlar cehennem de birkaç gün yanıp cennete gireceklerine inanan insanlara “hayır” diyor. Günahı fazla ise cehenneme girecek ve orada ebedi kalacaktır. Birçok kişi ye bu gerçeği açıkladıklarımızda “bu Yahudiler için söylenmiş” deyip inanmak istemezler kaçamak cevaplar verirler. Peki, öyle diyelim Madem Yahudiler için bakalım müminler ne söylüyor.
25/FURKÂN-63: Ve ibâdur rahmânillezîne yemşûne alel ardı hevnen ve izâ hâtabehumul câhilûne kâlû selâmâ(selâmen).
Ve Rahmân'ın kulları yeryüzünde tevazuyla yürür. Ve onlara cahiller hitap ettiği (lâf attığı) zaman “selâm” derler.
25/FURKÂN-64: Vellezîne yebîtûne li rabbihim succeden ve kıyâmâ(kıyâmen).
Ve onlar, geceyi Rab'lerine secde ve kıyam ederek (ayakta durarak) geçirirler.
25/FURKÂN-65: Vellezîne yekûlûne rabbenasrif annâ azâbe cehenneme inne azâbehâ kâne garâmâ(garâmen).
Ve onlar: “Rabbimiz cehennem azabını bizden uzaklaştır. Muhakkak ki onun azabı daimî helâk edicidir.” derler.
İşte Allahû Tealâ, müminlerin böyle dua ettiğini söylüyor. Öyleyse, düşünün siz ne diyorsunuz? "Yahudiler için söylenmiş" dediğiniz gibi mi? "cehennemden çıkış vardır" mı diyorsunuz? yoksa müminler gibi "cehennem ebedidir" mi? diyorsunuz. Bu açıklama yeterli değil belki biliyorum ama size birçok ayet sunacağım.
3/ÂLİ İMRÂN-23: E lem tera ilellezîne ûtû nasîben minel kitâbi yud’avne ilâ kitâbillâhi li yahkume beynehum summe yetevellâ ferîkun minhum ve hum mu’ridûn(mu’ridûne).
Kendilerine Kitab'dan nasip verilenleri görmedin mi? Aralarında hüküm vermek için Allah'ın Kitab'ına davet olunuyorlar, sonra onlardan bir grup geri dönüyor ve onlar yüz çevirenlerdir.
3/ÂLİ İMRÂN-24: Zâlike bi ennehum kâlû len temessenen nâru illâ eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), ve garrahum fî dînihim mâ kânû yefterûn(yefterûne).
Bu, onların "Ateş bize sayılı günlerden başka asla dokunmayacak" demeleri sebebiyledir. Ve onların dînleri hakkında iftira etmiş oldukları şeyler, kendilerini aldattı.
İşte bir grup insan yüz çevirmiş ve bu yüz çevirme sebebi cehennem bize sayılı birkaç gün dışında asla dokunmaz demesindendir. Diyor. Allahû Tealâ ne diyor. Bu uydurdukları iftira ettikleri şey kendilerini aldattı.diyor. İşte bu olayın bir uydurma olduğu açıktır. Allahû Tealâ her şeyi zıttıyla çift yaratmıştır. Bütün olaylar zıttıyla birdir. Mademki cehennemde çıkıp cennete girilecekler var. öyleyse zıttı var ise cennetten çıkıp cehenneme gidilsin ama bu kimsenin hoşuna gitmiyor. Böyle bir şey olamaz deniyor. Hayır, kimin günahları fazla ise ebedi cehenneme, kiminde sevapları fazlaysa ebedi cennete girecektir. İşte size yine bir ayet Allahû Tealâ buyuruyor ki:
23/MU'MİNÛN-102: Fe men sekulet mevâzînuhu fe ulâike humul muflihûn(muflihûne).
O zaman kimin mizanı (sevap tartıları) ağır gelirse işte onlar, felâha erenlerdir.
Bu ayete göre kimin sevapları ağır gelirse o kişi kurtuluşa ermiş cennete girecek olanlarıdır. Ama bir sonraki ayete bakalım.
23/MU'MİNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizanı (sevap tartıları) hafif gelirse, işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.
Başka nasıl bir açıklama olabilir ki sevap tartısı hafifse o kişi hüsrana düşmüş oluyor ve maalesef ebedi cehenneme gidiyor.
Allahû için iki türlü insan vardır. Ya mümin ya da değildir. Az mümin, az kâfir diye bir şey olamaz Allahû Tealâ söyle söylüyor.
64/TEGÂBUN-2: Huvellezî halakakum fe minkum kâfiru ve minkum mû'min(mû'minun), vallâhu bimâ ta’melûne basîr(basîrun).
Sizi yaratan O'dur. Buna rağmen sizin bir kısmınız kâfir ve bir kısmınız mü'min. Ve Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir.
Öyleyse üçüncü bir kısım yoktur insanlar ya kafirdir yada mümindir.
Ve cehennem kafirler içindir
3/ÂLİ İMRÂN-131: Vettekûn nârelletî uiddet lil kâfirîn(kâfirîne).
Ve kâfirler için hazırlanmış olan o ateşten sakının.
Sormak istiyorum cehennemde müminlerin ne işi var. Eğer siz müminlerseniz. Bu iddia nedendir. Ya mümin olduğunuzdan şüpheniz var, ya da mümin değilsiniz. Kesin olarak söylerim ki cehennem kâfirler içindir.
92/LEYL-14: Fe enzertukum nâren telezzâ.
İşte sizi yakıcılığı gittikçe artan bir ateşle uyardım.
92/LEYL-15: Lâ yaslâhâ illel eşkâ.
Ona çok şâkî olandan başkası yaslanmaz (atılmaz).
Şaki olanlar mümin olmayan yani kafir olandır. İman sahibi olan kalbinde iman yazan kişi şaki değildir.
11/HÛD-105: Yevme ye’ti lâ tekellemu nefsun illâ bi iznih(iznihî), fe minhum şakıyyun ve saîd(saîdun).
O gün gelince, O'nun izni olmaksızın kimse konuşamaz. O zaman onlardan bir kısmı şâkîdir (bedbaht), bir kısmı saiddir (mutlu).
11/HÛD-106: Fe emmellezîne şekû fe fîn nâri lehum fîhâ zefîrun ve şehîk(şehîkun).
Şâkî olanlara gelince; artık onlar, ateştedir. Onlar, orada (yüksek sesle inleyerek ve) çok zor bir şekilde soluk soluğa, nefes alıp verirler.
11/HÛD-107: Hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel'ardu illâ mâ şâe rabbuk(rabbuke), inne rabbeke fe'âlun limâ yurîd(yurîdu).
Onlar, semalar ve yeryüzü (cehennemin semaları ve arzı) durdukça orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır). Rabbinin dilediği şey (cehennemi yok etmeyi dilemesi) hariç. Muhakkak ki senin Rabbin, dilediği şeyi yapandır.
11/HÛD-108: Ve emmellezîne suidû fe fîl cenneti hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel ardu illâ mâ şâe rabbuk(rabbuke), atâen gayre meczûz(meczûzin).
Fakat mutlu olanlar, artık cennettedir. (Cennetlerin) semaları ve arzı durdukça, Rabbinin dilediği şey (cenneti yok etmeyi dilemesi) hariç, onlar orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır).
İşte size bir ispat daha eğer şakilerden iseniz cehennemin ebedi olacağı kesindir. Allahû Tealâ “mâ şâe rabbuk” rabbinin dilediği şey diyor. Eğer, “men” deseydi dileği kişi olacaktı ama Allahû Teala dilediği şey diyor. Yani, arzın ve semaların yok olması demektir. Cennet ve cehennem yok olana kadar onlar orada ebedi kalacaklardır.Cehenneme girecekler guruplar halinde kapılardan girecekler ve bir daha çıkamayacaklardır.
15/HİCR-44: Lehâ seb’atu ebvâb(ebvâbin), likulli bâbin minhum cuz’un maksûm(maksûmun).
Onun (cehennemin) 7 kapısı vardır. Her kapı için onlardan taksim edilmiş (bölünmüş) bir grup vardır.
40/MU'MİN-76 Udhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne).
Ebediyyen orada kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Artık kibirlenenlerin kalacakları yer ne kötü.
Cehennemin 7 kapısı var ve Allahû Tealâ her kapıdan ebediyen kalmak üzere girin diyor. Peki, ben sorayım size 8. kapı mı var çıkacak? veya arka kapıdan mı çıkıyorsunuz? Allah her kapıdan ebediyen girin diyor.
Sanırım tatmin oldunuz. daha birçok ayet var. Ama biliniz ki Allahû Tealâ birçok ayette cehennemin ebedi olduğunu anlatıyor. Biz sadece birkaç tanesi sizlerle paylaştım. Kur’anı kerim’in hiçbir ayetinde insanların çıkıp da cennete gireceklerine dair bir bilgi yoktur. Tam aksine böyle bir şeyin olmadığını bütün ayetlerde anlatılmaktadır
47/MUHAMMED-15: Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), fîhâ enhârun min mâin gayri âsin(âsinin), ve enhârun min lebenin lem yetegayyer ta’muh(ta’muhu), ve enhârun min hamrin lezzetin liş şâribîn(şâribîne), ve enhârun min aselin musaffâ(musaffen), ve lehum fîhâ min kullis semerâti ve magfiretun min rabbihim, ke men huve hâlidun fîn nâri ve sukû mâen hamîmen fe kattaa em’âehum.
Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu şudur ki; içinde kokusu değişmeyen sudan nehirler, tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet veren şaraptan nehirler ve saf (süzülmüş) baldan nehirler bulunur. Onlar için orada her çeşit meyve bulunur ve (onlar için) Rab’lerinden mağfiret vardır. (Bunların durumu), ateşte devamlı kalacak olan ve hamîm (sıcak kaynar su) içirilen, bu sebeple bağırsakları parçalanan kimsenin durumu gibi midir?
Cennetlikler için Allahû Tealâ birçok müjdeden bahsederken cehennemde olanların durumundan da bahsediyor. Görüyoruz ki, Cennet ve cehennem var ve arası da yok. insan ya cennette yada cehennemde olacaktır. Hem de ebedi kalmak üzere
Sevgili kardeşlerim şeytanın bu oyununa gelmeyin şeytan size bir güvence verip rahat davranmanızı sağlıyor. Birçok insan bu inanca dayanarak söyle söylüyor. “ben günahım kadar yanacağım, sonra ebedi cennette kalacağım. Neden bunu kendime sıkıntı yapıyorum ki” diyenler vardır. insanın böyle düşünmesi o kişinin şeytanın tuzağına düştüğünün kesin işaretidir.
Peki, sadece bu mu hayır şeytan daha bilmediğimiz birçok safsataları dinimize sokmuş bize dini yaşıyormuş gibi gösterip rahat yaşamamızı sağlıyor. Kurandan habersiz yaşıyor herkesin söylediğini kabul görüyoruz. Mehmet Akif Ersoy’un bir şiirinde
Doğrudan doğruya kurandan alalım ilhamı
Asrın idrakine sunmalıyız islamı
Günümüzde ise kuran rafa kaldırılmış sadece mevzu olup olmadığını bilmediğimiz birçok hadislerle dini ayakta tutmaya çalışıyoruz. Ama kuran olmazsa din olmaz. Cehennemde ebedi kalış nasıl bize yanlış aktarıldıysa bunun gibi birçok bidatler dinimize girmiştir. Bu bidatleri diğer yazılarımızda inceleyecek bizlerde doğruları doğrudan doğruya kurandan alacağız.
ALLAH RAZI OLSUN
Tolga Yıldıran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder