17 Mayıs 2010 Pazartesi

Allah'ı Zikretmek Farz mıdır?

Allah'ı Zikretmek Farz mıdır? (Tolga Yıldıran)

Sevgili kardeşlerim rabbimize sonsuz hamd ve şükürler olsun ki yine bir sohbetimizde bizleri birlikte kıldı. Konumuz Allah’ı zikretmek. Peygamber Efendimiz (SAV) bizlere Allah’ın istediği şekilde yaşayalım diye, hidayet üzerinde mutlu olalım diye kur’anı kerimi miras bıraktı. Kuran ayetleriyle zikretmenin öneminden, hayatımızın ne kadarında yer alıyor ve ne kadar zikrediyoruz, bu konuyu inceleyeceğiz. Allahû Tealâ kur’anı kerimde birçok kavramı zikir olarak ifade etmiştir. hicr suresinin 9. ayeti kerimesinde Kur’ânın bir zikir olduğundan bahsediyor.

Hicr 9 - İnnâ nahnu nezzelnez zikre ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).Muhakkak ki zikri (Kur'ân-ı Kerim'i), Biz indirdik. O'nun koruyucuları (da) mutlaka Biziz.

Rabbimiz Kuranı kerimde birçok ibadetlerin bir zikir olduğunu söylüyor. Namaz kılmakta bir zikirdir.

Cuma 9- Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ nûdiye lis salâti min yevmil cumuati fes’av ilâ zikrillâhi ve zerûl bey’a, zâlikum hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Cuma günü namaza nida olunduğu zaman (çağrıldığınız zaman) hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. İşte bu, sizin için daha hayırlıdır, keşke bilseniz.

Zikir sözlük anlamı itibariyle; bir şeyi telaffuz etme, hatırlama, anma, hatırlatma, tekrar etme, tesbih etme gibi birçok anlama gelmektedir. Bu anlamların tümünü ihtiva eden zikir kavramının, hiç de azımsanmayacak oranda geniş bir alana sahip olduğunu görmekteyiz. Günümüzde, şeytanın bizlere unutturduğu ve bunda başarılı olduğu Allah’ın ismini tekrarlama anlamında kullanılan zikir, farzların arasından çıkartılmış, “farz değil nafiledir” diye dinimizde yer almıştır. Kur’ân okumak da bir zikirdir. Namaz kılmak da bir zikirdir. Ama asıl zikir Allah’ın ismini “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah…” diye tekrar etmektir.

Yeryüzünde Allahû Tealâ’nın yarattığı bütün mahlukatlar canlı cansız her şey külli irade ile Allah’ı zikretmektedir.

İsra 44 - Tusebbihu lehus semâvâtus seb’u vel ardu ve men fîhinn(fîhinne), ve in min şey’in illâ yusebbihu bi hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahum, innehu kâne halîmen gafûrâ(gafûren).7 kat gökler ve yeryüzü ve onlarda bulunanlar, O'nu (Allah'ı) tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen bir şey yoktur. Ve fakat onların tesbihlerini siz fıkıh edemezsiniz (anlayamazsınız, idrak edemezsiniz). Muhakkak ki O; Hakîm'dir, Gafûr'dur (mağfiret edendir).

Normal şartlar altında Bizim işitemeyeceğimiz bir şekilde yaptıkları o zikir tesbihtir. Yani Allah’ın külli iradesiyle sünnetullah gereği canlı cansız her şeyin zikri daimidir. Yani 24 saat zikirlidirler. yeryüzünde cüzzi irade ile yaratılan iki mahlûk vardır. Bunlar cinler ve insanlar sorumluluk sahibidirler. Cennet ve cehennemle sonuç bulacakları bir hayat vardır. Cinler ve insanlar dışında hiçbir yaratık bu sorumluluktan mesul değildir. Külli irade ile yaratılan canlı cansız bütün mahlûklar devamlı Allah’ı tesbih ederken Allahû Tealâ cüzzi irade ile yarattığı insanında zikretmesini emretmiştir. Sonuçta 24 saat yani daimi zikre ulaşmasını da son nokta olarak bütün cinlere ve insanlara farz kılmıştır. Günümüz din tatbikatında zikretmek farz olmaktan çıkartılmışsa da Allahû Teala “farzdır” diyor Nasıl mı?

73/MUZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).Rabbinin (Allah’ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön (ulaş, vasıl ol).

Allahû Teala bu ayeti kerimesinde Allah’ı ismiyle zikret emridir. Allahû Teala’nın bu ifadesi bizlere emirdir yani farzdır. Rabbimizin ismi tektir oda Allah’tır. 99 tanede sıfatı vardır. Besmelede dediğimiz gibi rahman ve rahim olan Allahın adıyla, rahman ve rahim sıfat isimleridir. Rabbimizin ismi nedir? oda Allah’tır. Allahû Teala da müzemmil suresinin 8. ayeti kerimesinde ise ismiyle zikretmemizi emretmiştir. Allah kelimesi bizler için bir şifredir. Kalbimize gelen nurları toplamak kalbimizin nurlanması sadece bu kelimeye bağlıdır. Bu zikir insanın her halinde yapabileceği ister sesli, ister sessiz, istersede kalbinden her daim yapabileceği rabbimizin bir farz ibadetidir. En büyük zikir namaz kılmaktır kuran tilaveti okumaktır diyenlerde var tabiî ki ama şunu biliniz ki kurandan uzak bir yaşantı ve Allah’ın ilmini bilmeyen din söz konusudur.

Bakara 152 - Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn(tekfurûni).Öyle ise Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim. Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.

Öyleyse bu ayete göre Allahû Teala diyor ki bende sizi zikredeyim. Buradaki zikir namaz değildir. Öyle olsaydı, “benim için namaz kılın, bende sizin için namaz kılayım” olurdu. Tamam namaz kılmak da bir zikirdir. Ama bu, bakara 152 de söylenen zikir Allah’ın ismini zikretmektedir. Rabbimizin ismini zikretmek kurana göre, Allah’ın dinine göre en büyük ibadettir.

29/ANKEBUT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salatı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salat (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.

Allahû Teala öncelikli olarak kuranı oku, sonra namazı kıl diyor. Ama bunlarda en büyük olan “Allah’ın ismini zikretmektir.” Diyor. Madem zikir en büyük ibadet neden bizler bilmiyoruz. Sevgili kardeşlerim arada bizlere bunları unutturan yapmamamız için elinden geldiği kadar çalışan düşmanımız şeytan var. O çok zeki, insanlara dini yaşıyormuş gibi gösterip, dinden uzak bir yaşantı içinde bırakıyor. Günümüzde böyleleri çoktur. Dindar görünüp dinle alakası olmayanlar vardır. Ve malasef gençlerimize örnek oluyorlar. Kurandan uzak din olmaz, kuran ne diyorsa ona göre yaşamamız gerekiyor. İnsanlar ise kur’anı dantelli kılıflarına koymuş sadece cenazemiz olduğu zaman çıkarıp yasin okuyup, öpüp başımıza koyuyoruz. Ve tekrar duvara asıyoruz. Acaba kur’anı kerim bunun için mi indirildi? Hayır. Kur’an her harfiyle her ayetini yaşamamız için indirdi. Şeytanın zikirden uzaklaştırmasının tek amacı vardır. İnsanları rahat bir şekilde yoldan çıkarabilsin diye, onları istediği gibi kandırabilmesi için zikir yaşantımızdan kaldırmıştır. Zuhruf suresinin 36. ayeti kerimesinde

ZUHRUF-36
Ve men ya'şu an zikrir rahmâni nukayyıd lehu şeytânen fe huve lehu karîn(karînun).

Kim, Rahmân'ın zikrinden yüz çevirirse Biz, ona şeytanı musallat ederiz. Ve onun için şeytan, arkadaştır.

MÜCADELE-19
İstahveze aleyhimuş şeytânu fe ensâhum zikrallâh(zikrallâhi), ulâike hizbuş şeytân(şeytâni), elâ inne hizbeşşeytâni humul hâsirûn(hâsirûne).
Şeytan onları bağladı. Allah'ı zikretmeyi unutturdu. İşte bunlar, şeytanın tarafını tutan kimseler, şüphesiz hep hüsrana düşen kimselerdir.

Şeytanın hedefi de herkesin kendisi ile birlikte cehenneme gitmesidir. Kalbinizin Allah dediği süre içerisinde Allah’ın rahmeti ve fazlı kalbe gelecek ve nurlarla doldurmaya başlayacaktır. Buda şeytanın işine gelmiyor. Allahû Teala ise bunu günün yarısından fazla zikretmemizi istiyor.

33/AHZAB-41: Yâ eyyuhellezîne âmenûzkûrullâhe zikren kesîrâ(kesîran).Ey âmenû olanlar! Allah’ı çok zikirle (günün yarısından fazla) zikredin.

İNSAN-25
Vezkurisme rabbike bukreten ve asîlâ(asîlen).
Ve Rabbinin ismini sabah akşam zikret.

Allah’ı çok zikirle zikredin ifadesi günün 24 saatinin en az 12 saat ve fazlası olarak ifade buyurmuştur. Amenu olanlar için zikir yaptıkça mutluluk duyduğu hiç de zorlanmadığı hatta devamlı yapılması gerektiğini bilir. Allahtan gelen o rahmetin ve fazlın kalbe girdiği süre içerisinde o kişi sadece mutluluğu yaşayacaktır. Allahû Teala ise bunu devamlı yapmamızı devamlı mutluluğumuzu istiyor. Yani günün 24 saatini zikirli geçirmemizi istiyor.

3/AL-İ İMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı).O (Ulûl’elbab) ki; (lübblerin, Allah’ın sır hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler. (Ve derler ki): “Ey Rabbimiz! Sen, bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, ateşin azabından koru.”

4 / NİSA - 103
Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alel mu’minîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).
Böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken (yatarken), (devamlı) Allah'ı zikredin! Daha sonra güvenliğe kavuştuğunuz zaman, namazı erkânıyla kılın. Muhakkak ki namaz, mü'minlerin üzerine, “vakitleri belirlenmiş bir farz “ olmuştur.

Allahû Teala öyle bir şekilde zikretmekten bahsediyor ki. İnsanın her halini yazmış. ya ayaktadır. Ya oturuyordur. Ya da yatıyordur. İnsanın başka hali yoktur. İnsanın uykuda bile zikretmesini farz kılmıştır. Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde “benim gözlerim uyur ama kalbim uyumaz” dediğinden kasıt budur. Peygamber olması hasebiyle her daim kalbi zikrediyor. Peygamberleri Allah seçer ama peygamber olmayanlar ise bu seviyeye kendi gayretleri sonucunda gelir daimi zikre ulaşmak ise yine Allah’ın nasip etmesiyle olacaktır. Günümüzde yaşayan, daimi zikre ulaşan üst seviye Allah dostu dediğimiz insanlar vardır ve kıyamete kadar devam edecektir. Bütün insanlar için ulaşılması gereken nokta burasıdır. Yapılan zikrin daimi olmasıdır. Bu zikir kalben her an istenilen zamanda yapılabilir. Bazen sesli bazen kalben herhalde Allahın bizlere bir emridir. Namaz kılarken bile bunu kalbimizden yapabileceğimiz söylemiştir.

ALA-15
Ve zekeresme rabbihî fe sallâ.
Ve Rabbinin ismini zikredip, namaz kıl

Peygamber efendimiz(sav) ve sahabe efendilerimiz Allah’ı her daimi zikir etmiş ve hepsi daimi zikre ulaşmışlardır. O dönemden sonra zikir günümüzde bazen sesli bazen tesbih çekerek kalben devam etmiştir. Günümüzde bazı cemaatler sesli zikir yaparken bundan rahatsız olanlarda her zaman var olmuştur. Ama unutmayın ki zikir etmek farzdır. Sesli zikir konusuna bakarsak hiç kimse savaş zamanında sessiz zikir yapmaz. Sevgili kardeşlerim zikir ister sesli, ister sessiz üzerimize farzdır. İşte bakara suresinin 200 ayeti kerimesinde sesli yapılan zikirden bahsediyor.

2 / BAKARA - 200
Fe izâ kadaytum menâsikekum fezkurûllâhe ke zikrikum âbâekum ev eşedde zikrâ(zikren), fe minen nâsi men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ ve mâ lehu fîl ahirati min halâk(halâkın).
Böylece (hacca ait) ibadetlerinizi tamamladığınız zaman, artık atalarınızı zikrettiğiniz gibi, hatta daha da şiddetli (bir zikirle) Allah'ı zikredin. Fakat insanlardan kim: “Rabbimiz bize dünyada ver.” derse, ahirette onun bir nasibi yoktur.

Zikrin sessiz olanı da vardır. Onu da rabbimiz araf suresinin 205. ayeti kerimesinde ifade etmiştir.

Araf 205- Vezkur rabbeke fî nefsike tedarruan ve hîfeten ve dûnel cehri minel kavli bil guduvvi vel âsâli ve lâ tekun minel gâfilîn(gâfilîne).
Ve sabah ve akşam vakitlerinde Rabbini kendi kendine, korkarak ve yalvararak, sözün sesli olmayanı ile zikret. Ve gâfillerden olma.

Sevgili kardeşlerim hepinizin aşikâr olduğu bir olay vardır ki başımıza bir bela, bir kaza geldiği zaman hemen Allaha sığınırız. Diyelim ki bir kaza geçirdik. Veya deprem oluyor herkes besmele çekmeye başlar. Allah Allah Allah diye zikretmeye başlar. Ama 15 dk sonra her şey eski haline döner. “fay hattı kırıldı. Kaza yaptık. hata karşıdaydı.” falan filan derken 15 dakikalık Allah’ı zikir artık bitti. Sonra sadece sebepler aranmaya başlanır. 15 dakikalık mutluluk biranda şeytan tarafından baskı yapılarak bitirilir. Ama Allah o zikir halindeki mutluluğu devamlı yaşamamızı istiyor. Allahû Teala tevbe suresinin126. ayeti kerimesinde bakın ne diyor.

9 / TEVBE - 126
E ve lâ yerevne ennehum yuftenûne fî kulli âmin merreten ev merreteyni summe lâ yetûbûne ve lâ hum yezzekkerûn(yezzekkerûne).
Ve onlar, senede bir veya iki kere imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Sonra tövbe etmiyorlar (Allah'a yönelmiyorlar) ve onlar zikir yapmıyorlar (Allah'ın ismini ardarda tekrar etmiyorlar).

Allahû Tealâ’nın muradı her daim zikretmemizdir. İmtihandan kasıt budur. Zikir ehli olmamızdır. Ama bizlere süslü gösterilen dünyaya aldanmış gidiyoruz.
Ankebut 64- Ve mâ hâzihil hayâtud dunyâ illâ lehvun ve laib(laibun), ve inned dârel âhırete le hiyel hayevân(hayevânu), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).
Ve bu dünya hayatı, oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Muhakkak ki ahiret yurdu, elbette o gerçek hayattır. Keşke bilselerdi.

Allahu Teala her dönemde içimizden birileri seçiyor. Bu seçtiği insanlar, bu hedefe ulaşmış, Allah tarafından gayretinin sonuncunda daimi zikre ulaşmış insanlardır. Ve onun aracılığıyla gerçeklerini açıklattırıyor. Enbiya suresi 7. ayeti kerimesinde

21 / ENBİYA - 7
Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve senden önce, vahyettiğimiz rical (erkekler)den başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.

Allahû Teala insanları zikir ehline yönlendiriyor. Zikirde ehilleşmiş daimi zikre ulaşmış ve sonuçta Allah’ın üst seviye dostlarından olmuş insanlara yönlendiriyor. Allahû Tealâ’nın bütün zaman parçalarında her zaman mevcut olan Allah dostları vardır. Kıyamete kadarda devam edecektir. Sevgili kardeşlerim unutmayın ki zikirsiz din olmaz. İbadetlerin en büyüğü zikirdir. namazıda kılmaktan kur’anı da okumaktan bütün ibadetlerden hepsinden en büyük ve olamazsa olmaz Allahın ismini zikretmektir. Kalbimizin nurlarla dolmasını istiyorsanız, Allah’ın dostlarından olmayı diliyorsanız, ona ulaşmayı diliyorsanız.sözlerimiz daha iyi anlayacaksınız. Unutmayın ki Kalbiniz ancak Allahın ismini zikretmekle doyuma ulaşır.

RAD-28:
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).
Onlar, âmenûdurlar ve kalpleri, Allah’ı zikretmekle mutmain olmuştur. Kalpler ancak; Allah’ı zikretmekle mutmain olur, öyle değil mi?

Allahû Teala ayetin sonunda soruyor “öyle değimli” diye. sizce öylemi? siz bu sorunun neresindesiniz. “evet öyle” mi diyorsunuz. Yoksa “hayır” mı Diyorsunuz? Sevgili kardeşlerim kim size ne söylerse söylesin kur’ana bakın, kur’an Allah’ı zikretmenin farz olduğunu söylerken başkalarının ne söylediği artık mevzu bahis değildir. Allahû Teala iman sahipleri için munafikun suresinin 9. ayetine bakın ne buyuruyor.

MUNAFİKUN-9:
Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tulhikum emvâlukum ve lâ evlâdukum an zikrillâh(zikrillâhi), ve men yef'al zâlike fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
Ey (Allah'a ulaşmayı dileyenler) îmân sahipleri! Mallarınız ve evlâtlarınız, sizi Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Kim bu fiili işlerse (böyle yaparsa), o zaman onlar hüsranda olanlardır.

Sevgili kardeşlerim yapılan bütün ibadetler farzdır. Bütün ibadetler bir zikirdir. Bu farzların arasından Allah’ın ismini zikretmek olmaması şeytanın bir oyunudur. Şeytan eli kolu bağlı oturmuyor. O çok çalışıyor. Ve maalesef birçok konuda başarılı oluyor. Başarı sağladığı bir konuda Allah’ı zikretmeyi unutturmasıdır. Zikredenleri de gerici yobaz dışlanmış olarak gösteriyor. Bu tuzağa düşmeyin. Siz rabbimizi andığınız sürece rabbimizde sürekli sizi anacaktır her daim yanınızda olacaktır. İlmi ve rahmetinin içine alacaktır.
ALLAH RAZI OLSUN

1 yorum: