Ruhun Üfürülüşü ve Özelliği (Tolga Yıldıran)
Allahû Teala yaratıkları mahluklar: insanlar, cinler, melekler ve daha başka yarattığı bütün mahlukatlar içinde insan diğerlerinden üstün olarak yaratılmıştır. Çünkü Allahû Teala hiçbir mahlûkatına vermediği kendi ruhundan insana üfürmüştür. Bu sebepten insan, eşrefi mahlûkattır. Yani yaratılanları içinde en şerefli olandır. Yeryüzün halifesi olarak yaratılmıştır. Peki, Allahû Teala neden sadece insana ruhundan vermiş?
Sorumluluk taşıyan mahlûklar için konuşursak, bildiğimiz kadarıyla cinler ve insanlar vardır. Cinler: fizik vücut, nefs, irade ve akıldan münezzehtir. İnsanlar ise, fizik vücut, nefs, ruh, irade ve akıl olarak yaratılmışlardır. İnsanların cinlerden farklı oluşu Allahû talanın insanlara üfürdüğü ruh sebebiyledir. Ruh bir yaratık değildir. bizati Allahû Tealâ’ya ait olan bir mahlûkattır. Bedenimiz nefsimiz hepsi yaratılmıştır. Ama ruh üfürülmüştür.
32/ SECDE-9: sümme sevvâhü ve nefeha fiyhi min rûhihî ve ce'ale lekümüssem'a vel'ebsâre vel'ef'ideh, kaliylen mâ teşkürûn.
Sonra (Allah) onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve onu (onun ruhunun kalbine) sem'i (kalbin işitme hassası) basar (kalbin görme hassası) ve fuad (kalbin idrak etme hassası) hassalarına (sahip) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
Allahû Teala Adem (as) yarattıktan sonra bütün meleklere ve bütün cinlere bir emir vermiştir. Bu emir Adem’e secde emridir.
15/ HİCR-29: feizâ sevveytühü ve nefahtü fiyhi min rûhiy feka'û lehü sâcidiyn.
Onu nefsle dizayn edip ve Ruhumdan O'na üfürdüğüm zaman ona secde edin.
Allahû Tealâ önce insanı şekillenmiş bir çamurdan yaratıyor ve onun içine nefs vucudu dizayn ediyor. İnsana ruhundan üfürdüğü zaman, insan en üstün mahluk durumuna geliyor. Ve bütün meleklere ve cinlere secde emrini veriyor. İnsanı üstün kılan fizik vücudu veya nefsi değil ruhudur. Çünkü ruh ahsen olarak yaratılmıştır. Şeytan ise ben secde etmem diyerek asi olmuştur.
7 / A'RAF - 12 : Kâle mâ meneake ellâ tescude iz emertuk(emertuke), kâle ene hayrun minh(minhu), halaktenî min nârin ve halaktehu min tîn(tînin).
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Sana (secde etmeyi) emrettiğim zaman, seni secde etmekten men eden nedir?” İblis: “Ben ondan hayırlıyım,beni ateşten ve onu nemli topraktan (balçıktan) yarattın.” dedi.
Aslında şeytan secde etmeme sebebini fizik olarak söylemiş çünkü bir bahanesi olacak bir şekilde secde etmeyecekti. Aslında secde emri Allahû Tealâ’nın Adem (as) a üfürüldüğü ruh sebebiyledir. Ama şeytan fizik vücudunu öne sürerek secde etmedi.
38 / SAD - 72
Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn(sâcidîne).
Böylece onu sevva ettiğim ve onun içine ruhumdan üflediğim zaman, derhal ona secde ederek yere kapanın!
İşte insana secde edilmesi gerçeği bu sebeptendir. Sadece insana verilen ruh bir emanet hüviyetindedir.
33/ AHZAB-72: innâ aradnel'emânete alessemâvâti vel'ardı velcibâli fe'ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal'insân, innehü kâne zalûmen cehûlâ.
Muhakkak ki biz, emaneti göklere, arza ve dağlara teklif ettik de bunu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Onu insan yüklendi. Çünkü o zalim ve cahildir.
İşte hiç kimsenin yüklenmediği bu emaneti insan kabul etti. Allahû Tealâ üfürdüğü ruhu kendisine iade etmemizi emrediyor. Çünkü emanet diyor. Birçok ayeti kerimesinden tekrar kendisine dönmesin emrediyor.
17/İsra-85- Kulirrûhu min emri Rabbî.
De ki; Ruh, Rabbinin emrindendir.
Bizler ruh hakkında pek az bilgiye sahibiz bu sebepten bazı konulara vakıf olamıyoruz. Allahû Teala kur’anı kerimde ruh hakkında az bir bilgi vermiş ama kuranın neredeyse bütününde ruhun emaneti ve iadesi konusunu ele almıştır. Günümüz insanlar cennet ve cehennem hayatını ruh bedenimizin yaşadığına inanırlar. Aslında bu fizik bedenimizin içinde nefs vücut ve ruh vücut olmak üzere iki tane bedene sahibiz. Fizik vücutla birlikte 3 vücuttan yaratılmışız. Ahiret hayatını biz olan yani nefsimiz yaşayacaktır. Emanet olan ruh ise Allaha geri dönüp ifna olacaktır.
Ruh 19 hasletin sahibidir. Allah'ın bütün emirlerini yerine getirmek üzere, yasak ettiklerini ise yapmamak üzere programlanmıştır. Bunlar:
1- Sevgi
2- İman
3- Doğruluk
4- Adalet
5- Edeb
6- Kemalat
7- Cömertlik
8- Sukunet
9- İtaat
10- Sabır
11- Tevazu
12- Kanaat
13- Şükür
14- Ketumiyet
15- Hakikat
16- Meziyet
17- Vefa
18- Samimiyet
19- Tevhid
Bütün insanlar bu özelliklere sahiptir. Ama ne derece bu hasletlere uyuyoruz. Çünkü yaratılan birde nefs vücudumuz vardır onunda 19 afetleri vardır yani hastalık bunlar:
1-CEHALET
2-CİMRİLİK
3-DEDİKODU, GIYBET
4-FİTNE, FESAD
5-GURUR, KİBİR
6HIRS, ŞEHVET
7-HASED VE DÜŞMANLIK
8-İSYAN
9-İPTİLA
10-KİN VE NEFRET
11-KÜFÜR
12-MÜRAİLİK(İKİ YÜZLÜLÜK)
13-NANKÖRLÜK
14-ÖFKE VE GAYZ
15-SABIRSIZLIK
16-VEFASIZLIK
17-YALAN, TEKZİB
18-ZULÜM
19-ZAN
İşte insan fizik vücudun içinde iki kişiyiz aklın müşavirleri olan ruh ve nefs iki zıt kardeş gibidir. Nefs 19 afetlerle yaratılmış ruh ise Allahın sıfatlarını taşıyan 19 hasletlerle donatılmıştır. Hangisinin telkinleri baskın gelirse akıl onu fizik vücuduna yaptırıyor. Eğer ruhun talebi ağır basarsa fizik vücut Allahın emirlerini yapmaya başlar eğer nefs ağır basarsa fizik vucut yasak edilen fiilleri . yaratılış gereğince yapacaktır. İşte, Allahû Tealâ’nın bizden istediği hastalıklı yaratılan nefsimizi ıslah edip temizlemek, ruhun özelliklerine bürünmesi bu şekle gelince de artık emanet olan ruha ihtiyaç kalmayacaktır. Güzellikleri sadece afetlerden kurtulmuş hasletlerle donatılmış nefs akla telkinlerini gönderecek ruha gerek kalmayınca bu dünya hayatında ruha ihtiyaç kalmayacak ve Allah’ın emrini yerine getirdiğimiz için emanet olan ruhu tekrar kendisine alacaktır. Osmanlıda yaşayan eren ermişler vardır. Bu sebepten onlara eren ermiş denmektedir. Allaha ermiş olan kişilerdir. Yani ruhlarını Allaha erdirmişlerdir.
Faniyim fani olanı istemem
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu Rahman'a teslim ettim
Gayri başkasını alsa istemem
Bediüzzaman Said Nursi Hz.
Bir şehre vardım ki adı denilmez
Bir bahre daldım ki haddi bulunmaz
Mürde-dil oluben geri dönülmez
Ölmezden önce öldüm elhamdülillah
Yunus Emre Hz.
Kurabı kerimde bu nasıl anlatılıyor bakalım. Allahu Teala yunus suresinin 7. ayetinde:
10/YUNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki; onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.
Allahû Tealâ kendisine ulaşmaktan bahsediyor. Bu ölünce değil yaşarken emanet olan ruhun teslimidir. Sahabede Allaha ulaşmayı dilediler. Allaha yöneldiler.
39/ZUMER-17:Vellezînectenebût tâgûte en ya'budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinab ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar) çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!
Sahâbe, tagutun (insan ve cin şeytanların) kulu iken, Allah’a ulaşmayı dilemişler ve tagutun kulu olmaktan kurtulup, Allah’ın kulu olmuşlardır. Onlara hem cennet müjdesi hem de dünya müjdesi vardır.
13/RAD-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).
Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O’na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”
Ve daha birçok ayetlerde hep konudan bahsediliyor. Allaha yönel, ona mülaki ol, Allah kaç, Allaha sığın bunun gibi birçok değişik kelime kulanmış Allahû Teala.
51 / ZARİYAT - 50 Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi),
Öyleyse Allah'a firar edin (kaçın ve sığının).
89 / FECR - 28 İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Rabbine dön (Allah'tan) razı olarak ve Allah'ın rızasını kazanmış olarak!
73 / MUZEMMİL - 8 Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Ve Rabbinin İsmi'ni zikret ve herşeyden kesilerek O'na ulaş.
Ve daha birçok ayeti kerimelerde Allahû Teala kendisine davet ediyor. Bütün insanlar için nefsi teksiye edip ruh vücudu Allaha iade edilmesi emrini yetire getirmek kur’anı kerimin en büyük farzlarındandır. Eğer kişi bunu dilemiyor, nefsin verdiği emirler doğrultusunda yaşamaya devam ederse maalesef sadece Allaha ulaşmayı dilemediği için gideceği yer cehennemdir. İnsanlar için giriş kapısı sadece bir tek dilektir. “Yarabbi bende senin emanetin olan ruhu sana ulaştırmayı diliyorum” demesi ve Allahû Teala bunu kalpte görürse yani, gerçekten samimiyse onu kendisine ulaştıracaktır.
42 / ŞURA - 13
… allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
… Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).
Öyleyse bütün insanların 3 bedenden fizik vücut, nefs ve ruh ile yaratılmış olması her şeyi çözüyor. Fizik vücut bir kalıp sadece söyleneni yapar. söyleyen kim? başlangıçta ya nefs yada ruhtur akıl hangisinin talebini ağır bulursa onu uygulattırır. Ama nefsde ruh gibi olmaya çalışırsa yani nefs nefret eder kin duyar ruh ise sevmeyi emreder. Eğer nefsde sevmeyi öğrenir artık sevmeye başlarsa işte nefs teksiye olur. Ruha da ihiyaç kalmaz oda Allaha ulaşır.işte Allahın standartları bu peki nedenmi bunlar daha önce anlatılmadı. İşte şeytanın büyük oyunlarında biri budur. Çünkü kim Allaha ulaşmyıdilerse şeytanın artık tesir sahası bitiyor. Çünkü dileyeni Allah kensine ulaştıryor. Bunu Allah yaptığı için şeytan karışmıyor.
16 / NAHL - 99
İnnehu leyse lehu sultânun alellezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
Çünkü onun, âmenû olanlar ve Rab'lerine tevekkül edenler üzerinde bir sultanlığı (yaptırım gücü) yoktur.
Ruh fizik vucudun ve nefsin işlediği hiçbir günaha iştirak etmez. Onlardan ayrılır. Vazifesi burada bitmez. Tekrar onlarla beraber olduğu zaman, onlara işledikleri günah sebebiyle azap uygular. Daima Allah'ın güzelliklerini insana telkin eder. İnsanın aklını Allah'ın emirleri ve nehiyleri doğrultusunda ikna etmeye çalışır. Ruh Allah'ın emrindendir. Allah'ın emrinden olan diğer bütün yaratılanlar gibi o da vazifesini tamamlayarak Allah'a geri dönmek üzere programlanmıştır. İnsanın üç vucudundan sadece ruh, Allah'ın zatına ulaşabilir. Yeryüzündeki herşeyi yaratan Allah, ruhun kendisine ulaşması için, göğü de yedi kat olarak düzenliyor. Ruh, 7 kat olarak dizayn edilen gök katlarını aşıp yedinci katın yedi alemini geçerek ademe (boşluk, yokluk)ulaşabilir ve Allah'ın zatında yok olabilir. Bu özelliğin sahibidir.İşte Rabbimiz Bakara suresi 29uncu ayette bu sebeble göğün yaratılışını anlatmaktadır.
2/ BAKARA -29: Hüvellezi halâka leküm ma fil ardı cemi'an sümmesteva ilessemai fe sevvahünne seb'a semavati. Ve hüve bikülli şey'in alîm.
O (Allah) ki; yeryüzündeki şeylerin hepsini sizin için yarattı, sonra (kudret ve iradesiyle) göğe yönelip, onları da yedi (kat) gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilen ALÎM'dir.
Sevgili kardeşlerim işte bizdeki ruhun özelliği böyle ruhun Allaha ulaşması konusunu da ayrı bir sohbetimizde daha detaylı incelemek üzere Allah hepinizden razı olsun
Tolga yıldıran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder